9 Aralık 2013 Pazartesi

Karagöz Sanat Evi-Kenan Öztürk İle Ropörtaj

KENDİNİZ BAHSEDER MİSİNİZ? KARAGÖZ SANAT EVİ NE ZAMAN NASIL KURULMUŞTUR?

Ben Paris’te yaşıyorum. Liseyi İstanbul’ da, üniversiteyi Ankara’ da okudum. Paris’te tarih doktorası yaptım. Yazları da Ayvalık’ ta geçiriyorum. 1983 yılından beri kültür-sanat alanında Paris’te profesyonel olarak çalışıyorum. Anadolu’nun kasabalarında da sanat evi gibi kültürel yerlerin olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle yaşadığım kasaba Ayvalık’ta da bir sanat evinin olmasının doğru olacağını düşünüp, Temmuz 2005’te Karagöz Sanat Evi’ni açtım.

KARAGÖZ SANAT EVİNİN İŞLEVİ NEDİR?

Karagöz Sanat Evinin ilk işi Türk müziğini yurt dışına götürüp tanıtmaktır. Festivallerde, tiyatro ve kültür merkezlerinde yer almasını sağlamaktır. Ben daha çok geleneksel müzik alanında çalışıyorum. Menajerliğini yaptığım toplulukların neredeyse yarısı Çingene müzik topluluğudur. Onlar işlerinde çok başarılı ve yetenekliler. Ama Karagöz Sanat Evi’nde genel olarak sanatla ilgili etkinliklerimiz var. Sanatın her yönüne açığız. Konferans, müzik, fotoğraf sergisi gibi faaliyetlerimiz mevcuttur.

BİR SANAT EVİ OLARAK, BİR ŞİRKET OLARAK GİDERLERİNİZİ NASIL KARŞILIYORSUNUZ?

Avrupa’daki Festival ve kültür kurumlarına müzik toplulukları sunuyoruz. O kurumlar ile sözleşme yapıp, topluluğun konserini onlara belli bir gelir karşılığı sunuyoruz. Yani profesyonel olarak bir menajerlik çalışması yürütüyor ve gelirimizi oradan elde ediyoruz. Tanıtımları genel olarak İnternet ortamından yapıyoruz ama bunun dışında uluslararası müzik fuarlarına da katılıyoruz.

KURULDUĞU TARİHTEN BU YANA KİMLERLE ÇALIŞTINIZ?

Hüsnü Şenlendirici ile 1999 yılı sonunda Sulukule Çingene Orkestrasını kurdum. Bu grupla 2006 yılına kadar Avrupa’nın birçok ülkesinde çok sayıda konser yaptık. Sulukule mahallesinde 2007 yılı içinde bu isimle bir orkestra kurulunca, biz ismimizi değiştirip, EGE HI’JAZ ORKESTRA yaptık. Hüsnü artık bu toplulukta değil ama EGE HI’JAZ ile konserlerimiz devam ediyor. Önümüzdeki 29 Martta Paris’te bir konserimiz olacak. 
2001 yılında Ahmet ÖZDEN ile KUMPANYA İSTANBUL topluluğunu kurdum. Bu topluluk ile çok sayıda konser yaptık. 
Hasan Yarımdünya ile 2003’te Gelibolu Klarnet Üçlüsü’nü kurdum. Hasan Yarımdünya, Türkiye’nin Mustafa Kandıralı’dan sonra en iyi klarnetçisidir.
Bunun dışında çalıştığım topluluklar şöyle: 
* Selim Sesler 
* Gülcan Kaya => TRT Türk Halk Müziği sanatçısı
* İvo Papazov => Bulgar klarnetçi
* Okay Temiz Magnetic Band => Kendisi değil ama grubundaki elemanlar Çingene…
* Tekno Roman Project => Tekno ve roman müziği karışımıdır. Topluluğun Roman kanadını Selim Sesler’ in oğlu Ramazan Sesler yönetiyor. 
* Mevlana Aşıkları Topluluğu
* Önder Focan
* Dilek Koç
* Ulas Kurtulus ÜNLÜ
Bu saydıklarım sürekli çalıştığımız topluluklardır.

AYVALIK'TA ÇİNGENELERLE ORKESTRA KURDUNUZ. BU ORKESTRA HAKKINDA BİLGİ VEREBİLİR MİSİNİZ?

Orkestranın adı "Ayvalık Karagöz Roman Orkestrası"dır. Elemanları Ayvalık, Bergama, İzmir ve Keşan'dan gelmektedir. Orkestramızda ritim, cümbüş, klarnet, kanun ve keman kullanılmaktadır. Bu orkestra ile ilgili çalışmalarımız devam ediyor.

PEKİ, GENEL OLARAK GRUPLARDA HANGİ ENSTRÜMANLAR KULLANILIYOR? AYRICA ROMAN MÜZİĞİNİ BAŞKA MÜZİK TÜRLERİYLE KARIŞTIRMAYI VEYA ENSTRÜMAN OLARAK GENİŞLETMEYİ DÜŞÜNDÜNÜZ MÜ?

Gruplarda genel olarak "kaba zurna, davul, klarnet, cümbüş, kanun, ud, darbuka ve keman" kullanılıyor.
Roman müziğini başka müzikle karıştırmayı düşündük. Zaten "Tekno Roman Orkestra" mız var. Orada ek olarak mixer ve bateri de enstrümanlar arasına eklenmiştir. Tekno müzik ve roman müziği karıştırılmıştır. Örneğin Okay Temiz bir caz sanatçısıdır ve tüm çalışmalarında roman müzisyenler vardır. Ayrıca gruplarımız Avrupa’ya çıktıklarında genellikle, başka topluluklar ile sahne alıp, müzik yapmaktadırlar. Bu deneyimi çok yaşadık, yaşıyoruz.

MÜZİK ÇALIŞMALARINA DEVAM ETMEYİ DÜŞÜNÜYOR MUSUNUZ?

Evet, bu tür çalışmalara devam edeceğiz. Mesela 29 Mart'ta "Ege Hi'jaz Orkestrası" ile Paris'te bir projemiz var.

YAPTIĞINIZ ÇALIŞMALARDAN ANLAŞILACAĞI GİBİ ÇİNGENE MÜZİĞİNE ÖNEM VERMİŞSİNİZ. ÇİNGENELERLE ÇALIŞMAYA NASIL BAŞLADINIZ?

1992 yılında Okay Temiz'i çalıştığım kültür merkezine getirmiştim. Onun grubunda Okay Temiz dışındakiler Çingenelerdi. Onlarla başladı ve daha başka Çingene gruplarıyla projeler yaptık. Evet, Çingenelerin müziklerine önem verdim. Çünkü Çingenelerin müziğe karşı çok yetenekli olduğunu düşünüyorum.

SİZCE ÇİNGENELERİN MÜZİK YETENEKLERİYLE YAŞAM TARZLARI ARASINDA BAĞLANTI VAR MI?

Bütün çingenelerin müziğe doğuştan yetenekli, yatkın olduğunu düşünüyorum. Ama çingene topluluklar içerisinde bazı aileler bu işle aile boyu uğraşırlar. Bunun eğlence üzerine yapıldığını düşünüyorum. Yaşamlarının bir parçasıdır eğlence ve müzikleri de bunun üzerine kurulmuştur. Toplumun neşesidirler. Tek miraslarının da müzik olduğunu düşünüyorum. Çingenelerin bu işleri genellikle babadan oğula geçiyor. Aile orkestraları oluşturuluyor. Çocuklar 6–7 yaşlarında müzik öğrenmeye başlıyorlar. Ögrenme yöntemi, usta çırak ilişkisiyle oluyor. Çingeneler müziklerinde genellikle bulundukları ülkenin bütün çalgılarını kullanırlar ama nedense Türkiye’de bağlamaya pek dokunmamışlar. Bir tek Kırşehir'deki abdallar saz çalarlar.

GENEL OLARAK ÇİNGENELER HAKKINDA NE DÜŞÜNÜYORSUNUZ?

Çingeneler emekleriyle geçiniyorlar. Maddiyata geçinecek kadar önem veriyorlar. Maddiyatın onların hayatında önemi çok az. Çeşitli meslek gruplarında çalışıp, hakkını verebiliyorlar. Başka bir ülkeyi elde etmekte, herhangi bir toprağı sahiplenmekte gözleri yok. İmkânları ölçüsünde iyi yaşıyorlar. Müzikte en yetenekli dünya topluluğudur! Özgürlüklerine çok düşkündürler. Genellikle şehirlerin, çevresinde kendi mahalleleri vardır. Ben ilk basta onların dışlandıkları için, şehrin kıyısında mahallelerini kurduklarını düşünüyordum. Onları tanıdıkça fark ettim ki, onlar, kendileri için bir alan yaratıp, orada özgürce yaşamayı isteyerek tercih ediyorlar. Kadınları otoriter, kendinden emin ve emekçidir. Göçebe olan çingeneler her nereye giderlerse, göçerlerse uyum sağlıyorlar. Ve felsefi olarak insanların bir gün öleceklerinin farkında olduklarından ileriye yönelik fazla projeleri yoktur. Tüm bu nedenlerle her çingene, bir derviştir aynı zamanda.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder